Resesyon ve Ons Altın

Küresel piyasalar yüksek enflasyon ve yüksek faizlerin yanı sıra son haftalarda resesyon endişesi ile de tanışmış oldu.

Geçen yılın son çeyreğinden itibaren piyasaların ana gündemini enflasyonlardaki yükseliş oluşturuyor. Bu süreçte çoğu ülke merkez bankası sıkılaşma politikası uygulamaya başladı. Burada özellikle ABD tarafında Fed’in attığı adımlar tüm dünya için önemli. Mart ayında 0.25 puan ile faiz artırım sürecine başlayan Fed, ardından Mayıs ayında 0.50 puan, Haziran ayında ise 0.7 5puan faiz artırarak bu süreci hızlandırdı. Yılın geri kalanında da toplamda 1.75 puan faiz artırımı bekleniyor.

Bu süreçte sadece Fed değil, İngiltere’den İsviçre’ye, Polonya’dan Arjantin’e neredeyse tüm dünya bilindik birkaç ülke hariç faiz artırımına gitti. Yapılan bu faiz artırımları enflasyonun önüne geçmek, en azından enflasyondaki yükselişten olabildiğince az etkilenmek için uygulanan bir politika olarak değerlendirilebilir.

Fed tarafından gelen sözlü yönlendirmelerde enflasyonda bir geri çekilme veya yataylığa ikna olunana kadar mevcut sıkılaşma politikasının sürdürüleceği ifade ediliyor. Tabii bu beklentiler piyasalar tarafından bir süredir satın alınıyor.

Enflasyon ve faiz gelişmelerinin yanı sıra bir o kadar belki daha fazla önemli olan resesyon riskini de konuşmak gerekiyor. Yüksek enflasyon ve artan faizler neticesinde ekonomilerde ivme kayıpları görmekteyiz. ABD ekonomisi yılın ilk çeyreğinde %1.5 oranında daralma gösterdi. Gelen son öncül verilere baktığımızda ise bu daralmanın yılın ikinci çeyreğine de yansıması muhtemel gözüküyor. Piyasalar bu beklentiyi satın alarak riskli varlıklar ve büyümeye hassas emtialardan çıkış yaşanıyor.

Yukarıda bahsettiğim enflasyon gelişmeleri ve faiz artırım süreçleri neticesinde ABD’de 10 yıllık faizler %3.50 seviyesini gördü. Bu faizler yılın başında %1.50 seviyesindeydi. Faizlerdeki yükselişe rağmen ons altındaki düşüşlerin oldukça sınırlı kaldığını gördük.

Bundan sonraki süreçte ons altın tarafında alım talebinin biraz daha artış gösterebileceğini düşünüyorum. Tabii bu düşüncem günlük hareketleri içermiyor. Küresel bazda yükselen faizlere rağmen net bir düşüş gerçekleştirmeyen ons altın, gelecek süreçte resesyon riskinin artmasıyla birlikte pozitif ivme gösterebilir. Burada faizlerin seyri önemli olacaktır. Her ne kadar piyasalarda risk iştahı düşük olsa da bu durum faizlere henüz net bir şekilde yansımadı.

Enflasyon tarafında bir düşüş veya en azından yataylık sağlanırsa bu durum faizlerdeki yükselişleri dizginleyecektir. Ekonomilerde bozulmanın devamı ise merkez bankalarının belirli bir noktada geri adım atmasına neden olacaktır. Bu gelişmelerin ise gelecek süreçte ons altın tarafına pozitif yansımasını bekliyorum.

Teknik olarak baktığımızda 1805/1780 bandının önemli destek olacağını düşünüyorum. Bu nedenle geri çekilmelerde alım talebinin artma ihtimalini düşünmek gerekiyor.

Exit mobile version