Bu hafta gerçekleştirilen Berachain’in BERA token lansmanı, erken aşama girişim sermayesi (VC) yatırımcılarına büyük tahsisler yapılan "VC coin" modeliyle ilgili tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.

Eleştirmenler, BERA arzının ne kadarının yatırımcılar ve içerdekiler tarafından kontrol edildiğini ve bunun zaman içinde fiyat üzerindeki etkilerini sorguluyor. Benzer endişeler, son dönemde Aptos, Sei Network ve Starknet gibi VC destekli blok zinciri projeleriyle ilgili olarak da dile getirilmişti. Kripto toplulukları, bu token dağıtım modellerinin uzun vadeli büyümeyi teşvik edip etmediğini ya da yalnızca erken destekçilere mi avantaj sağladığını değerlendiriyor.

VC Token’lar Neden Tepki Çekiyor?

Yatırımcılarla yaptığım görüşmelerde, bu tür lansmanların neden sürekli eleştiri aldığını anlamaya çalıştım. Dragonfly genel ortağı Rob Hadick, eleştirilerin seviyesiyle airdrop kazananlar ve erken kullanıcıların kâr edip etmemesi arasında doğrudan bir korelasyon olduğunu belirtti. Hadick, BERA token’ın birçok yatırımcı için beklentileri karşılamadığını, bu durumun da olumsuz havayı körüklediğini "Eğer token daha iyi performans gösterseydi, Twitter’da çok farklı bir hava görürdünüz." şeklinde belirtti.

Son dönemde, düşük performans gösteren VC destekli token'ların artması, tahsis süreçlerine yönelik kaygıları daha da artırdı. Birçok yatırımcı, bu token'ların düşük dolaşımdaki arzına (float) ve yüksek tam seyreltilmiş değerlemelerine (FDV) dikkat çekiyor. Split Capital kurucusu ve yatırım direktörü Zaheer Ebtikar, yüksek FDV’lerin genellikle fazla miktarda girişim sermayesi fonunun değerlemeleri şişirmesinden kaynaklandığını belirtti. Fonlar, sınırlı ortaklardan (LP) topladıkları sermayeyi dağıtmak zorunda oldukları için, erken aşama projelere olan talebi artırıyor. Ancak, Ebtikar’a göre VC finansmanının yavaşlamasıyla bu eğilim değişebilir. Daha küçük fon toplama turları, erken aşama projelere olan talebi azaltabilir ve değerleme yöntemlerinin yeniden gözden geçirilmesine yol açabilir.

Hadick, FDV’nin bir kripto projesinin değerlemesini değerlendirmek için en iyi metrik olmadığını savunuyor. Ona göre, gelecekteki token arzı garanti edilmediği gibi, yeni arz piyasaya sürüldüğünde piyasa değeri de seyreltiliyor. Ayrıca, birçok likidite sağlayıcısı ve fon, kilidi açılan tokenları ellerinde tutmak için teşvikler alıyor, ancak bu teşvikler sona erdiğinde ellerindeki varlıkları satmaları, satış baskısını artırabilir.

Token Tahsisleri ve Piyasa Dinamikleri

Öte yandan, Berachain yatırımcısı olan Hack VC’nin kurucu ortağı ve yönetici ortağı Ed Roman, FDV’nin projeler tarafından değil, piyasa tarafından belirlendiğini savundu. Roman, ekiplerin FDV’yi doğrudan kontrol edemeyeceğini, ancak lansman sırasında ne kadar arzın sunulacağını belirleyebildiklerini ifade etti. Berachain’in %21’lik dolaşımdaki arz oranının, Starkware’in %7,28’lik ve Sui’nin %5’lik oranlarından daha yüksek olduğunu vurguladı.

Yine de Roman, Web3 projelerinin uzun vadeli teşvik modellerini iyileştirebileceğini kabul etti. Geleneksel Web2 şirketlerinde, çalışanların ilgisini canlı tutmak için hakediş süresi sonunda yeni hisse senedi tahsisleri yapılır. Benzer şekilde, kripto projeleri de token bazlı teşvikler sunarak daha sürdürülebilir bir değer yaratma olasılığını artırabilir.

Hyperliquid’in VC destekli olmayan HYPE token lansmanı, kasım ayındaki çıkışından bu yana %140 artış göstererek büyük bir kutlamayla karşılandı. Ancak Dragonfly genel ortağı Rob Hadick, bu modelin kolayca kopyalanamayacağını belirtti. Ona göre Hyperliquid'in başarısı, son derece farklılaşmış bir ürün, kendini adayan bir topluluk ve milyonlarca dolarlık öz sermaye ile finanse edilen bir geliştirme süreci sayesinde mümkün oldu. Bu da çoğu projenin kolayca tekrarlayamayacağı bir strateji.

Hyperliquid, toplam token arzının %31'ini bir airdrop aracılığıyla kullanıcılara tahsis ederek dolaşımdaki arzını artırdı. Tribe Capital genel ortağı ve yönetici direktörü Boris Revsin, bu kadar yüksek dolaşımdaki arz seviyelerinin her proje için uygulanabilir olmadığını ifade etti. Projelerin, ekosistem büyümesi için hazinede yeterli fon ayırmaları gerektiğini belirtti. Ethereum'un bile, en adil Layer 1 lansmanlarından biri olarak görülmesine rağmen, arzının %10’unu ekip ve vakfa tahsis ettiğini ve ekosistem büyümesi ile erken madenciler için %40’ını ayırdığını hatırlattı.

Hadick’e göre, projeler protokolün uzun vadeli sağlığına odaklanmalı, çekirdek topluluklarıyla uyum içinde olmalı ve kısa vadeli spekülatif mekanizmalarla geçici likidite çekmeye çalışmamalı.

VC Destekli Token’ların Uzun Vadeli Değeri

Bazı VC destekli token'lar lansman sonrası hızla değer kaybederken, bazıları uzun vadede sürdürülebilir bir değer yaratabiliyor. Yatırımcılara göre bu farkın temel sebebi, projenin temelleri, gerçek benimsenme oranı ve piyasa talebi.

Hack VC’nin kurucu ortağı Ed Roman, bir blok zincirinin gerçek ivmesinin, erken ekosisteminden anlaşılması gerektiğini ifade etti. Değerlemeler konusunda ise son kararı piyasanın verdiğini belirterek, yatırımcıların gelecekteki beklentilere göre fiyatlandırma yaptığını "Piyasalar kısa vadede bir oylama makinesi, uzun vadede ise bir tartı makinesidir. Eğer ekip yeterince güçlü ise, büyük bir çekim gücüne sahip bir protokol ve canlı bir ekosistem inşa edebilirler." ifadeleriyle vurguladı.

Berachain’in takma adlı kurucu ortağı Smokey the Bera, ekosistemlerinin hızla büyüdüğünü ve blok zincirleri üzerinde inşa edilen projelerin toplamda 100 milyon dolardan fazla girişim sermayesi fonu topladığını söyledi. Bu projelerin, finansal olarak yenilikçi ve kültürel açıdan güçlü "0’dan 1’e uygulamalar" geliştirdiğini belirtti.

Smokey, bu uygulamaların spor kulüpleri, medya şirketleri ve ödeme katmanları (örn. PayPal’ın PYUSD dağıtımının Berachain üzerinde BYUSD ile yapılması gibi) dahil olmak üzere birçok sektöre yayıldığını ekledi.

Ancak, Zaheer Ebtikar, token piyasalarında arz-talep dengesinin genellikle projelerin temellerinin önüne geçtiğini savundu. Bazı Layer 1 projelerinin, neredeyse hiç benimsenme olmadan milyar dolarlık değerlemelere ulaştığını, buna karşın gerçek benimsenmeye sahip projelerin destek bulmakta zorlandığını ifade etti. Sonuç olarak, başarı büyük ölçüde "Token A'ya mı yoksa Token B'ye mi daha fazla talep var?" sorusuna bağlı oluyor. Ürün-pazar uyumu önemli olsa da, her zaman belirleyici faktör olmamaktadır.

(Kaynak: theblock.co)