Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CNN Türk canlı yayınında soruları yanıtladı, gündem hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin bir süredir FATF'ın gri listesinde olduğunu belirten Yılmaz, bu konunun yarın Singapur'da gerçekleştirilecek FATF Genel Kurul toplantısında değerlendirileceğini, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de Singapur'da olduğunu söyledi.
Türkiye'nin listeden çıkılması için istenen bütün düzenlemeleri yaptığını vurgulayan Yılmaz, "En son 'kripto parayla ilgili düzenleme eksik' deniyordu. O da tamamlandı. Geçtiğimiz aylarda Türkiye'ye görev grubunun bir teknik grubu geldi. Saha incelemeleri yaptılar. Oradan da son derece olumlu bir rapor çıktığını biliyoruz. Dolayısıyla teknik açıdan bir problem gözükmüyor." dedi.
Genel Kurul toplantısında ülkelerin oylama yapacağını dile getiren Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
"Burada teknik herhangi bir sıkıntı yok. Yarın olumlu bir karar çıkacağına inanıyoruz. Çıkmazsa da bunu siyasi olarak yorumlarız. Bunu da açıkça ifade etmek isterim. Çıkmamak dünyanın sonu değil ama çıkarsak da bu olumlu bir şey. Ülke olarak gri listede olmak hoş bir durum değil. Bundan çıktığınız zaman finansal çevrelerde daha fazla güven telkin etmeniz, daha rahat bir şekilde Türkiye'ye finansal akışların sağlanması konusunda bir avantaj. Bir not artışı değil bu ama ülke algısı açısından önemli. Not artışlarına da olumlu etkisi olabilir elbette. Yarın inşallah güzel bir netice çıkar ve bunun da ülkemize pozitif yansımalarını görürüz. Çıkmazsak da dünyanın sonu değil elbette."
Yılmaz, Türkiye'nin gri listeden çıkmasının fon akışlarına faydasının olacağını, bunun da ülkenin kalkınmasına katkıda bulunacağını ifade etti.
"Temel önceliğimiz enflasyonu düşürmek"
Geçtiğimiz yıl 3 yıllık Orta Vadeli Programı (OVP) açıkladıklarını anımsatan Yılmaz, enflasyona ilişkin 3 dönemin esas alındığını, bunların da "geçiş dönemi", "dezenflasyon dönemi" ve "istikrar dönemi" olduğunu belirtti.
Geçiş döneminin mayıs ayı itibarıyla tamamlandığını düşündüklerini ifade eden Yılmaz, haziran ayından itibaren yıllık enflasyonda gerilemeyi göreceklerini, aynı zamanda aylık bazda da düşüşler görüleceğini kaydetti.
Cevdet Yılmaz, enflasyonda tek haneli rakamların 2026'da yakalanacağına inandıklarını dile getirerek, "Vatandaşın derdi, sorunu neyse bizim de temel derdimiz, temel önceliğimiz odur. Bugün vatandaşımızın en temel meselesi enflasyonsa bizim de en temel meselemiz bu. Enflasyon sadece ekonomik bir hadise değil, sosyal boyutu da olan bir hadise. Gelir dağılımını da etkiliyor. Bütün bu yönleriyle düşündüğümüzde temel önceliğimiz enflasyonu düşürmek ve bunu çok yönlü bir politika setiyle adım adım başarıyoruz." ifadelerine yer verdi.
Özel Tüketim Vergisi'yle (ÖTV) ilgili bir çalışma olup olmadığıyla ilgili soru üzerine Yılmaz, "Oranlarla ilgili benim bildiğim bir çalışma yok doğrusu. Çünkü enflasyonist vergi artışlarını istemiyoruz. Yani vergilerle ilgili değerlendirme, etki analizleri yaparken enflasyonu arttırıcı vergilere sıcak bakmıyoruz. Ama bir taraftan da otomatik güncellemeler olabiliyor. Onlar kanun gereği, belli formüllerle işleyen mekanizmalar var. Onlar da zaten önceden bilinen mekanizmalar. Onun ötesinde bir çalışma şu anda bilgim dahilinde değil." diye konuştu.
OVP eylülde güncellenecek
Yılmaz, "Merkez Bankası bağımsız ama yakın zamanda faiz indirimi olur mu?" şeklindeki soruya ise şu cevabı verdi:
"Merkez Bankamızın araç bağımsızlığı var biliyorsunuz. Elbette demokratik bir ülkedeyiz. Temel hedefi, amacı hükümet çizer. Bizim de amacımız nedir? Hem enflasyonu hem de faizleri düşürmek. Bizim siyasi hedefimiz ikisini de orta vadede tek haneli rakamlara getirmek ve bunun için her türlü gayreti sarf ediyoruz. Ama içinden geçtiğimiz süreçte Merkez Bankamız araç bağımsızlığı çerçevesinde enflasyonda öngördüğü hedefler doğrultusunda politikasını belirliyor, kararlarını veriyor. Ben inanıyorum ki bu enflasyonist eğilimler kırıldıkça Merkez Bankamız da teknik olarak, verilere dayalı olarak değerlendirmelerini en sağlıklı şekilde yapacaktır. Bunun ötesinde bir yorum yapmayı doğru bulmuyorum." dedi.
Eylülde OVP'yi güncelleyeceklerini bildiren Yılmaz, "Yalnız şöyle bir çerçevede güncelleyeceğiz. Ana politika setimizi değiştirmeyi düşünmüyoruz. Ancak bir yıllık süreçte dünyada ve Türkiye'de gelişmeler oldu. Bu gelişmeler ışığında programımızın makro ekonomik çerçevesini güncelleyeceğiz." diye konuştu.
"500 liranın üzerinde olan kiraların bankalar üzerinden yatırılmasını öngören bir sistemimiz var"
Vergide adaletin sağlanması ve doğrudan vergilerin payının artırılması yönünde toplumun tüm kesimlerinde fikir birliği bulunduğunu belirten Yılmaz, ortak akla uyarak bunu Orta Vadeli Program'ın bir parçası haline getirdiklerini ve kamuoyuyla paylaştıklarını açıkladı.
Yılmaz, dolaylı vergilerin, tüketim esnasında ödendiği için gelir düzeyi ne olursa olsun aynı vergi ödendiğini, bu durumun adaletsizliğe yol açtığını, doğrudan vergilerin ise kazanç üzerinden alındığını, dolayısıyla daha adil bir yapıya sahip olduğunu, doğrudan vergilerin payının arttırılmasının sosyal adalet açısından önemli olduğunu belirtti.
Vergi paketiyle ilgili tartışmalarda kafa karışıklığı üretmeye ve hükümete tepki oluşturmaya yönelik bilinçli bir çabanın bulunduğunu dile getiren Yılmaz, şöyle söyledi:
"Maliye Bakanlıkları, Çalışma Bakanlıkları, İçişleri Bakanlığı bu kurumlar her zaman teknik çalışma yaparlar. Yaşanan tartışmalara göre otururlar, mutfaklarını çalıştırırlar, alternatifler üretirler. Bazen bir konuda üç tane farklı alternatif geliştirirler. Bunlar etki değerlendirmeleri yapılmadan, siyasi tercihlere konu olmadan, Meclisimizin huzuruna gelmeden sadece mutfak çalışmaları olarak kalırlar. Dolayısıyla bunlar üzerinden spekülatif haberler yapmak, sanki hükümet resmi bir teklif vermiş gibi bir tartışma yapmak kesinlikle doğru değil. Meclisimize bunlar gelip resmi bir teklif hüviyeti kazanmadan yapılan bütün tartışmalar yorumdan öteye gitmez. Dolayısıyla kafa karışıklığı oluşturmanın hiçbir anlamı yok. Genelde sosyal medyada da maalesef çok yaşıyoruz bunları, dezenformasyon dediğimiz hadiseyi. Benim vatandaşlarımıza tavsiyem şu olur. Yetkili kişi ve kurumlardan duymadıkları şeylere itibar etmesinler. Yetkili kişi ve kurumlar açıklamışlarsa eyvallah o zaman hepimiz bunun üzerinde daha detaylı konuşalım ama bir çalışma bitmeden yetkili kişiler ve kurumlar bunu paylaşmadan yapılacak dedikodu türü veya işte 'ben şunu şundan duydum' isim de vermeden 'bir yetkiliden duyduğuma göre, bir kişiden duyduğuma göre' gibi ifadelere itibar etmesinler. Yetkili kurumlara baksınlar ve nihai olarak da tabii ki Meclisimizin gündemine gelecek resmi tekliflerin ne olduğuna baksınlar." diye konuştu.
Yılmaz, yurt dışı çıkış harcına ilişkin henüz kesin bir rakam belirlenmediğini, çalışmaların devam ettiğini, bu konuda toplumsal hassasiyetler dikkate alınarak, haklı gerekçelere dayalı istisnalar olabileceğini aktardı.
Vergi paketinde, kira gelirleri için yüzde 20 stopaj kesintisinin bulunduğu iddialarına ilişkin Yılmaz, "Şu anki çalışmamızda böyle bir şey söz konusu değil. Zaten 500 liranın üzerinde olan kiraların bankalar üzerinden yatırılmasını öngören bir sistemimiz var. Onun dışında şu anki çalışmamızda böyle bir konu söz konusu değil." ifadelerine yer verdi.
Yılmaz, vergi düzenlemeleri konusunda toplumsal hassasiyetlerin dikkate alındığını ve çalışmaların bu doğrultuda sürdüğünü dile getirerek, "Vergi adaletinin yanı sıra en önemli önceliklerimizden biri kayıt dışılığın azaltılması, kayıtlılığın arttırılması, eşit düzeyde muamelenin tüm toplumsal kesimlere yayılması." dedi.
"Bu yıl da öngördüğümüz bütçe açığının oldukça altında bir rakamla bitireceğiz"
Kamuda tasarrufa değinen Yılmaz, harcamaların azaltılması konusunda esnek olmayan kalemlerin olduğunu, memur maaşları ve geri ödemesi gereken borçlar gibi kalemlerden tasarruf edilemeyeceğini, bunun dışında esnek olan tüm kalemlerde Maliye Bakanlığı ve ilgili tüm kurumlar tarafından hassas bir çalışma yürütüldüğünü söyledi.
Yılmaz, Tasarruf ve Verimlilik Paketi'yle, kaynakların daha verimli kullanılması için de çalışmalar yaptıklarını hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Orta Vadeli Program'ın rakamlarını revize ettiğimizde bütçe açığımızın ne olduğunu göreceğiz. Ama şimdiden şunu söyleyebilirim. Bu yıl 6,4 dedik yıl sonuyla ilgili. Hem tasarruf tedbirlerimizle hem gelir tedbirlerimizle hem de daha farklı uygulamaya ilişkin yaptığımız çalışmalarla bu 6,4'ün geçen yılki 5,2 civarına düşeceğini tahmin ediyoruz. Yani bir puandan daha fazla kamu açığında bir gerileme öngörüyoruz 2024'te. Tabii bu tahminimizin daha sağlıklı hale gelişi Orta Vadeli Program'ın revizyonuyla olacaktır ama şimdiden bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu yıl da öngördüğümüz bütçe açığının oldukça altında bir rakamla bitireceğiz. Gelecek yıl ise çok daha iyi bir rakam yüzde 3'ler civarına Maastricht kriterine tekrar bütçe açığımızı taşıyacağız. Çünkü gelecek yıl bütçede deprem harcamalarının etkisi 2025'te azalacak. Bir taraftan da bu aldığımız tasarruf tedbirleri, gelir tedbirlerinin gelecek yıla tam yıl etkisi olacak. Bunların da katkısıyla gelecek yıl çok daha güçlü bir bütçe yapısını oluşturmuş olacağız." dedi.
Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) ticari işletmeler olduğunu ve daha etkin, daha verimli hale gelebilmeleri için yönetim yapıları ve iç işleyişleri konularında çalışmalar yapıldığını belirten Yılmaz, çalışmaların olgunlaştığında Meclis’e sunulacağını açıkladı.
Yılmaz, bir kişinin birden fazla yönetim kurulunda yer alması durumunda sadece tek bir yerden ücret alabilmesine yönelik bir sınırlama getirmeyi planladıklarını bildirerek, ayrıca yüksek getirilerin önüne geçmek amacıyla, belirli bir limitin üzerindeki kazancın kamu bütçesine gelir olarak kaydedileceğini, bu düzenlemenin kanunla bağlanacağını ve böylece kamuoyunda tepki çeken uygulamaların önüne geçileceğini aktardı.
"Uzun zamandır Türkiye ilk defa böyle bir fırsat yakaladı"
"Bugün CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'in bir açıklaması oldu. Bir buçuk yıl içerisinde bir seçim öngördüklerini söylüyor. Siz bunu tecrübeli bir siyasetçi olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? İkincisi bu ekonomideki gidişatı nasıl etkiler, muhalefetin erken seçimi dile getiriyor olması?" sorusuna Yılmaz, şunları söyledi:
"Birincisi şu, dört yıllık seçimsiz dönem Türkiye için altın değerinde bir dönem ve tarihi bir fırsat. Seçimler olduğunda ister istemez kısa vadeli konulara, popülizme savrulabiliyor ülkeler ama seçimsiz dönemlerde gelecek nesiller için gelecek için çok daha güçlü hareket etme imkanımız var. Uzun zamandır Türkiye ilk defa böyle bir fırsat yakaladı. Bu fırsatı da hiçbir şekilde heba etmeye niyetimiz yok. Milletimizin de ben hiçbir şekilde buna müsaade edeceğini düşünmüyorum. Peki niçin muhalefet partisi genel başkanı böyle bir ifadede bulunuyor? Ben şunu tahmin ediyorum kendi tabanından gelen parti içi tartışmaların oluşturduğu bir baskıyla böyle bir şey söylemek ihtiyacı hissetti diye düşünüyorum. Yoksa Türkiye'nin bu dönemde erken seçim tartışmaları yapması için ne ekonomik ne sosyal ne siyasal hiçbir gerekçe olduğunu düşünmüyorum doğrusu. Daha yeni, bir yıl önce seçimimizi yaptık. Halkımız sandık başına gitti gayet demokratik bir olgunlukla, Cumhurbaşkanı'mızı seçti, Meclisi oluşturdu.
Türkiye siyasi istikrara sahip, güven ortamına sahip ve tam da halkımızın beklentisi doğrultusunda hizmet etmek durumunda olan bir ortamdayken bunu farklı tartışmalarla gölgelemek bir defa halkımızın temel beklentilerine karşı hareket etmektir. Halkımızın yeni bir seçime değil ekonomik olarak ilerlemeye, sosyal refahın artışına, Türkiye'nin ilerlemesine ihtiyacı var. Bu ortam içinde bu tartışmaları yapmayı ben ancak parti içi birtakım mücadelelerin yansıması diye yorumlayabiliyorum. Herhalde Özgür Bey'i çok sıkıştırdılar. 'Niye böyle şeyler söylemiyorsun' gibisinden o da böyle bir şey söyledi diye düşünüyorum. Yoksa başlangıçta kendisi de böyle bir ihtiyacın olmadığını ifade etmişti. Ne oldu da böyle bir ihtiyaç hissetti? Kendisine sormak gerekir. Ben bunu parti içi bir mücadelenin yansıması diye yorumluyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye'de gerçek anlamda yumuşamadan, kutuplaşmanın azalmasından yana olanların bunu samimi bir şekilde yapması gerektiğini aktardı.