Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esed'e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü 24'üncü Devlet Başkanları Zirvesi'ne katılmak üzere gittiği Kazakistan ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamada bulundu, soruları yanıtladı.
Zirveye Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in davetine icabetle şeref konuğu olarak katıldıklarını belirten Erdoğan, 2022'de Özbekistan'da yapılan Liderler Zirvesi'ne de özel misafir sıfatıyla katıldığını hatırlattı
Türkiye'nin 2012'den bu yana teşkilatın diyalog ortağı olduğunu, bu çerçevede iştirak ettikleri zirveye davetli diğer ülkelerin de katılımıyla gerçekleştirilen oturumda bir hitabının bulunduğunu aktaran Erdoğan, "Sürdürülebilir barış ve kalkınma arayışında çok taraflı diyaloğun güçlendirilmesi" teması altında düzenlenen oturumda cari küresel meydan okumalar bağlamında görüş alışverişinde bulunduklarını duyurdu.
Hitabında Gazze başta olmak üzere bu coğrafyayı tehdit eden sınamalara karşı çok taraflı diyaloğa, işbirliğine ve dayanışmaya duyulan ihtiyacın önemini vurguladığını ifade eden Erdoğan, "Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir uluslararası sistemin inşa edilmesi için çalıştığımızın altını çizdim." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vesileyle ekonomi, enerji, bağlantısallık ve güvenlik konularında ikili ve çoklu işbirliği fırsatlarını gözden geçirdiklerini, terörizm, İslam ve yabancı düşmanlığı, düzensiz göç, iklim değişikliğine dair başlıklara dikkati çektiğini aktardı.
PKK/PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadelede teşkilat üyeleriyle işbirliğini artırmakta fayda gördüklerini aktardığını dile getiren Erdoğan, Gazze'deki yıkıma son verilmesi için İsrail’in durdurulması ve İsrail yönetimi üzerindeki uluslararası baskıların artırılmasına dair görüşlerini de paylaştığını aktardı.
Erdoğan, zirvenin, Türkiye'nin teşkilata sağlayabileceği katkıları dile getirmek açısından da faydalı olduğunu duyurdu.
Şanghay İşbirliği Teşkilatı'nın yıllar içinde ekonomik ve ticari alanlarda işbirliğini ön plana çıkartan bir hüviyete kavuştuğunu belirten Erdoğan, "3,8 milyar kişinin yaşadığı bir coğrafyayı kapsayan teşkilat, üyeleriyle toplam 27 trilyon dolar büyüklükte bir ekonomik gücü temsil ediyor. Türkiye'nin Yeniden Asya girişimi kapsamında kıta ülkeleriyle işbirliğini geliştirme iradesi malumunuzdur. Zirveye katılımımız bu bakımdan da verimli geçmiştir." değerlendirmelerinde bulundu.
Zirve boyunca bazı üye ve davetli ülke liderleriyle ikili görüşmeler yaptığını anımsatan Erdoğan, bu kapsamda Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moğolistan Cumhurbaşkanı Ukhnaagiin Khurelsukh, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping, Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ile ikili görüşmeler yaptığını açıkladı.
Ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile üçlü formatta toplantı gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, diğer liderlerle de ayaküstü görüşmeler yaptığını kaydetti.
"Arabuluculuk konusunu ele aldık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, NATO içinde Rusya Devlet Başkanı Putin ile açık ve olumlu ilişki yürüten tek lider olduğu, bu ilişki sayesinde başta tahıl krizi olmak üzere birçok sorunda önemli adımlar atılabildiği belirtilerek, "Dolayısıyla dünyanın gözü Astana'da Putin ile yaptığınız görüşmedeydi. Görüşme sonrası Ukrayna konusunda 'Adil bir barış mümkün' dediniz. Sizce barış konusunda umut verici adımlar gelecek mi? Rusya ile işbirliğine dair güçlü mesajlar verdiniz. Nasıl bir süreç bekliyorsunuz? Rusya'nın Türkiye'den beklentileri neler? Ukrayna konusunda Putin, tansiyonu yükseltmeyi mi yoksa düşürmeyi mi planlıyor? Nasıl bir izlenim edindiniz?" soruları yöneltildi.
Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile çatışmaların başladığı ilk günden itibaren görüştüklerini aktardı.
Bu görüşmelerde "Arabuluculuğumuz nereye varabilir, nereye kadar tesiri olabilir?" konularını ele alma imkanı bulduklarını aktaran Erdoğan, şöyle sürdürdü.
"Nitekim, bugün de yine Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile yaptığım görüşmede arabuluculuk konusunu ele aldık. Özellikle Karadeniz Tahıl Koridoru konusunda çok iyi bir başlangıç yaptık. Biliyorsunuz koridordan 30 milyon ton tahıl nakli gerçekleştirdik. Burada yeni bir süreci başlatmayı, kendilerinin ısrarla üzerinde durduğu gibi Batı'ya tahıl sevkiyatını bir kenara bırakarak, Afrika ve diğer gıda güvenliği bakımından hassas bölgelere Türkiye üzerinden bir koridor oluşturma fikrine nasıl yaklaştıklarını sordum. Sayın Putin, 'Ben, bu konuda İstanbul Tahıl Girişimi hedefini aynen koruyorum' yanıtını verdi. Bunu geliştirmemizde fayda var. Çünkü Putin'in Avrupa'ya karşı bir bakışı var. Bu süreçte Avrupa Rusya'yı hedefe koyduğu için, Rusya da Avrupa'ya ve Batı'ya olumsuz bakıyor. 'Benim imkanlarımdan orası istifade etmeyecek' diyor. Afrika ile ilgili ise 'Onlar yoksul oldukları için tüm imkanlarımla ben seferber olurum' yaklaşımı içindeler. Türkiye'yi zaten bu konuda farklı bir yere koyuyorlar. Onun için biz bu çerçevede görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Şimdilik koridorun Rusya ayağında 'Nasıl bir mesafe alabiliriz, onların bize ne gibi desteği olur?' bunu çalışacağız. Bu konuda da alacağımız neticeyle inşallah Karadeniz Tahıl Koridoru'nu yeniden işler hale getireceğimize inanıyorum." dedi.
Savaşın ne Rusya'ya ne Ukrayna'ya kazandırdığını, savaşın tek kazananının "kan ve ölüm tüccarları" olduğunu ifade eden Erdoğan, "Ben artık tansiyonun düşürüleceğine ve barış zemininin inşa edilebileceğine inanmak istiyorum. Biz o zemini oluşturmak ve korumak noktasında, bugüne kadar olduğu gibi üzerimize düşeni yapmaya hazırız." diye konuştu..
"Yeni bir sürecin başlangıcı olabilir"
"Türkiye-Rusya-Suriye ve İran dörtlü görüşmelerinin yeniden başlatılması sürecini sormak istiyorum. Bu bağlamda 'Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebebimiz yok' demiştiniz. Görünürde Beşşar Esed ile bir araya gelmeniz için hangi şartların yerine getirilmesi ya da ne tür gelişmelerin yaşanması gerekiyor?" sorusu üzerine Erdoğan, "Suriye ile yeni bir süreci başlatabileceğimizi cuma günü, cuma namazı çıkışında zaten söylemiştim. Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esed'e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir." dedi.
Suriye sahasında aradan geçen onca yılın herkese kalıcı çözüm mekanizmasının kurulması gerektiğini net bir şekilde gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, şunlarıifade etti.
"Altyapısı yok olmuş, halkı darmadağın hale gelmiş Suriye'nin yeniden ayağa kalkması ve istikrarsızlığın son bulması elzemdir. Sahada son zamanlarda sağlanan sükunet, akıllıca politikalar ve ön yargılardan uzak ve çözüm odaklı yaklaşımlarla barış kapısını aralayabilir. Bölgedeki istikrarsızlığın başta PKK/PYD/YPG olmak üzere terör örgütlerine hareket alanı sağlaması, bir sorundur. El birliğiyle ayrımsız bir biçimde bu terör yapılarının kökünün kazınması, Suriye'nin geleceğinin inşası için mühimdir. Suriye'nin demokratik altyapısının inşası, kapsayıcı ve onurlu bir barışın sağlanması ve tüm bunlara Suriye'nin toprak bütünlüğü temelinde yaklaşılması önemlidir. Suriye'de esecek barış rüzgarları ve bütün Suriye'de hayat bulacak barış iklimi, çeşitli ülkelere dağılmış milyonlarca insanın ülkelerine geri dönmeleri açısından da gereklidir. Biz komşumuz Suriye'ye dostluk elimizi daima uzattık ve uzatırız. Adil, onurlu ve kapsayıcı yeni bir toplum sözleşmesi temelinde kucaklaşan, müreffeh, bir ve bütün Suriye'nin her zaman yanında oluruz. Yeter ki Suriye, bu büyük kucaklaşmayı başlatsın ve her alanda toparlansın." dedi.
"Suriye'nin yeniden ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor"
Kayseri'de ve Suriye'nin kuzeyinde eş zamanlı başlayan provokasyonlara şahit olunduğu ifade edilerek, "Şu an Suriye'nin kuzeyinde durum tamamen kontrol altında mı? Ankara ve Şam arasında görüşme olabilir mi? Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme bazı ülkeleri rahatsız mı ediyor? Türkiye'deki Suriyelilerin ülkelerine gönüllü ve istekli geri dönüşü konusunda nasıl bir mesafe alınabilir? Bunu da mı istemeyen ülkeler var?" sorularına karşılık Erdoğan, "Ülkelerin değil, PKK/PYD/YPG, DEAŞ gibi örgütlerin rahatsızlığı söz konusu. Onların böyle bir buluşmayı, Suriye'nin yeniden ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor." ifadesine yer verdi.
Suriye'nin kuzeyinde birçok yapılanma bulunduğunu, bunların içerisinde Türkiye ile münasebetlerini süratle iyileştirmek isteyenler de olduğunu aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti.
"Nitekim bu Suriye'nin kuzeyindeki olaylar başladıktan sonra Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa Bey devreye girdi ve süratle bu olumsuz gelişmeleri hemen olumluya çevirdiler. Türkiye içinde de Kayseri'deki hadisede güvenlik güçlerimizin süratli müdahalesiyle hava sakinleşti ve bir an önce olumlu neticeyi her tarafta aldık. Ülkemizde kısa süreli bu tür durumlar ortaya çıksa bile bunların uzamasına zaten müsaade etmeyiz. Suriye tarafında da terör örgütlerinin karşısında olan yapılar böyle bir duruma izin vermez. Türkiye'de de ırkçı akımlar oluşturup kardeşlik iklimini bozmayı amaçlayanlar, karanlık odaklardan aldıkları talimatları yerine getirme gayretindeler. Fakat biz bu oyunları da nasıl bozacağımızı çok iyi biliriz. Alçakça bir hadise üzerinden kaos planlayanlara da istismarlara da müsaade etmeyiz. Kayseri'deki hadisede devletimiz üzerine düşeni yapmıştır, yapmaktadır. Bu ülkede kimsenin kendini devletin kolluk kuvvetlerinin, yargısının, hükümetinin yerine koymasına izin vermeyiz. Onlar kendi sinsi planlarının güçlü olduğunu zannedebilir ancak bizim kardeşliğimiz, birliğimiz ve beraberliğimiz tüm oyunları bozmaya muktedirdir." dedi.
"Bölgemizde bir teröristan kurdurmadık, asla kurdurmayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörle mücadele kapsamında yaz aylarında bir operasyon yapılacağına dair açıklamalarınız olmuştu. Halihazırda TSK ve MİT çok başarılı nokta operasyonlar yapıyorlar. Bu kapsamda askeri harekat hala gündemde mi? Irak'ta yeni başlayan süreç kapsamında operasyona Irak'ın da destek verebileceği, ortak bir harekat olabileceği söylenmişti. Böyle bir ihtimal var mı?" sorularını ise şöyle cevapladı.
"Şu an itibarıyla bunu bölgedeki olayların akışı belirleyecek. Gelişmeler olgunlaşmadan, belli bir noktaya gelmeden şu anda 'Böyle bir adımı atacağız' demek yanlış olur. Fakat gelişmeler ışığında eğer böylesi bir adım atmak gerekiyorsa bu yapılır. Nitekim şu anda Suriye'nin kuzeyinde olduğu gibi Irak'ın kuzeyinde de zaman zaman PKK'ya karşı darbeler vuruluyor. Daha yeni 12-13 PKK'lı etkisiz hale getirildi. Diğer tarafta 15 PKK'lı etkisiz hale getirildi. Yani teröre aman vermeyiz. Çünkü oralarda da münasebetlerimiz iyi. İlişkilerimiz iyi olduğu için gerek Irak'ta gerek Suriye'de bu adımları her an atarız. Güvenlik güçlerimizin eli tetiktedir. Tehdidin boyutuna göre de anlık kararları alıp uyguluyoruz. Terörün bölgedeki barışı, huzuru, istikrarı ve kalkınmayı engelleyen bir çıbanbaşı olduğunu da muhataplarımıza anlatmaya devam ediyoruz. En son Irak seyahatimizde de bu yönde temaslarımız gerçekleşti. Arkadaşlarımız da muhatapları ile sürekli görüşme halindeler. Biz açık ve net bir şey söylüyoruz ve bundan da geri adım atmayacağız. Biz bölgemizde bir teröristan kurdurmadık, kurdurmuyoruz ve asla kurdurmayacağız." dedi.
"Belki biraz zaman alır"
"Türkiye 12 yıldır Şanghay İşbirliği Örgütünde diyalog ortağı olarak bir süreç yürütüyor. Siz de zirvelere katılarak örgütün çalışma masasında her zaman yer aldınız. Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütüne üyelik perspektifi var mı? sürece dair ne söylersiniz?" sorusu üzerine de Erdoğan, şunları aktardı.
"Şanghay İşbirliği Teşkilatının yapısına bakıldığında Rusya'nın Türk devletleri ile ilişkilerinin olduğu çok açık net ortada. Şanghay İşbirliği Teşkilatında ağırlıklı olarak zaten Türk devletleri bulunuyor. Bu Türk devletlerinin buradaki gücü daha da artacak. Biz de Şanghay İşbirliği Örgütünde Rusya ve Çin ile olan münasebetlerimizi daha da geliştirelim diyoruz. Bizi buraya diyalog ortaklığı şeklinde değil de diğerleri gibi teşkilata ortak olarak alsınlar diyoruz. İran en sonunda Şanghay İşbirliği Örgütüne girdi. Bunun yanında yine Pakistan orada üye. Şu anda 9 daimi üye bulunuyor. Türkiye bu ülkeler arasında yer alamaz diye bir şey yok, bu belki biraz zaman alır." dedi.