Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cezayir ziyareti dönüşü uçakta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;

İnşallah çok kısa bir zamanda Netanyahu pılını pırtısını toparlayıp, buradan çekilecek. Zaten Netanyahu'nun mahkemelik bir durumu da var biliyorsunuz. Belki de oradan kurtulmak için böyle bir adımı atmış da olabilir. Fakat hangi yönde adım atarsa atsın, kurtulamayacak.

İsrail'in Gazze'de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı devlet ve işgalci terörü bir insanlık suçudur, soykırımdır. Buna sessiz ve tepkisiz kalınamaz. İslam dünyasında diriliş tohumu toprağa en son Riyad'da düşmüştür. O tohum yeterince sulanmazsa boy veremez, büyüyemez. O can suyunu hep birlikte verecek ve Filistin'deki şehitlerimize ve ecdada karşı sorumluluğumuzu hep birlikte yerine getireceğiz.

Benim ülkemde ana muhalefetin başındaki insan Netanyahu'nun ağzıyla konuşursa, Türkiye'de bizim topraklarımızın suyundan hiçbir şey alamamış demektir. Bunlara gereken dersi vakti saati geldiğinde inanıyorum ki benim milletim verecektir.

Dünya Türkiye'nin kıymetinin farkında, küresel yatırımcılar da farkında. Birkaç marjinalin dışında küresel yatırımcıların İsrail'in etkisiyle Türkiye gibi bir ülkeden yüz çevireceklerini düşünmüyorum. Küresel sermayeyi ülkemize çekmek için, kazan-kazan ilkesiyle hareket etmeye de Türkiye’ye yakışır şekilde insani duruş sergilemeye de devam edeceğiz.

TÜRK LİRASI DEĞERLENDİRMESİ

Bizim uyguladığımız dezenflasyon programı çok büyük ihtimalle lirada reel olarak bir değerlemeye sebep olabilir. Yani Türk lirasının reel olarak değer kaybettiği süreç sona gelmiştir. Özetle Türk lirasının reel olarak değer kazanma ihtimali yüksektir. Onun için önümüzdeki dönemde biz uyguladığımız sağlıklı politikalar ve yapısal reformlarla yatırımcı güvenini kazanacağız, halen de kazanıyoruz. Bu güven, fon akışını tetikleyecek. Fon akışı lirada reel değerlemeye sebep olacak.

Bu da dezenflasyonu hızlandıracak, büyümenin aşağı yönlü risklerini sınırlayacak. Neticede hem makul düzeyde büyüyeceğiz hem enflasyon düşecek bu koşullarda. Yani faziletli bir döngüye gireceğiz inşallah."