Ekonomi

Sigorta sektörü 5 ana odak belirledi

Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen, yeni dönemde önceliklerinin sigortalılık oranında artış başta olmak üzere, deprem olgusu, sürdürülebilirlik ve eğitim olduğunu belirtti.

Sigorta sektörünün çatı kuruluşu olan TSB'nin yeni yönetim kurulu, basın mensuplarıyla bir araya geldi.

Toplantıya TSB Başkanı Uğur Gülen, Başkan Yardımcıları Ahmet Yaşar ve Taylan Türkölmez, Yönetim Kurulu Üyesi Erol Öztürkoğlu ile TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı katıldı.

TSB Başkanı Gülen, sigorta sektörünün büyük bir ekosisteme sahip olduğunu ve 2025-2030 yıllarını kapsayan bir yol haritası çıkarma amacıyla farklı şehirlerde sektör profesyonelleri ve akademisyenlerin de yer aldığı strateji oluşturma çalışmalarına başladıklarını söyledi.

Sektör olarak önceliklerinin sigortalılık oranında artış olduğunu vurgulayan Gülen, "Deprem olgusu, sürdürülebilirlik konusu ve eğitime odaklandık. Bunun yanı sıra trafik sigortasını da gündemimizden kaldırmak istiyoruz." dedi.

Gülen, iyi bir ilk çeyrek geçirdiklerini, nisanda yüzde 90'a yakın bir büyüme elde ettiklerini ifade etti.

Büyüme detaylarını anlatan Gülen, "Teknik karlılık yüzde 371, hayat dışı branşlarda yüzde 527, hayat sigortalarında yüzde 104,5 arttı. Sektörün öz kaynakları da yüzde 128,6 artarken, aktif toplamı da yüzde 99 artarak 1,6 trilyon lirayı geçti. Hayat branşında, özellikle kredilere bağlı hayat sigortalarında para politikalarının etkisiyle faizlerin yükselmesi ve iç talebin baskılanmasından dolayı bir yavaşlama oldu. Hayat dışı tarafta enflasyonun çok üstünde reel büyüme var. Bu büyümeyi oto dışı ürünler destekliyor. "diye konuştu.

"Trafik sigortasını sektörün gündeminden çıkarmak istiyoruz"

2024'ün ilk çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemi mukayese edildiğinde trafik sigortasında zararın yüzde 46 azalarak, 1,4 milyar liraya düştüğünü anımsatan Gülen, geçen yılın aynı döneminde bu branştaki zararın 2,7 milyar lira olarak gerçekleştiğini söyledi.

Gülen, bu durumun trafik sigortasındaki hasar/prim oranına yansımadığını ifade ederek, teknik detaylarla ilgili şu bilgileri verdi:

"2023'ün ilk çeyreğinde trafik sigortasında hasar/prim oranı yüzde 115,6 iken, bu yılın aynı döneminde hasar/prim oranı yüzde 123,3'e çıktı. Bu da şunu gösteriyor ki 2024'ün ilk çeyreğinde trafik sigortasındaki hasarlar için sigorta şirketlerinin cebinden çıkan tutar geçen yıllara göre daha da arttı. Birlik Yönetim Kurulu olarak trafik sigortasını sektörün gündeminden çıkarmak istiyoruz. Bunu çözersek, gerçekten büyük bir zaman açığa çıkacak ve başka konuları düşünmeye başlayacağız."

"Fon birikimi büyüdükçe getiriler de artıyor"

Gülen, BES'in son yıllarda büyük ilgi gördüğünü ve bunun sonucunda 1 trilyon lira gibi önemli bir fon büyüklüğünün mayısta aşıldığını hatırlattı.

BES sayesinde 16,3 milyon kişinin tasarruf ettiğine işaret eden Gülen, "Bu rakam nüfusun yüzde 20'si, çalışanların ise yüzde 32'si anlamına geliyor. 1 trilyon liranın tasarruf sahipleri üzerinde büyük etkisi oldu. Fon birikimi büyüdükçe sistemdeki kişilerin getirileri de artıyor. Son yıllarda BES getirileri her daim enflasyonun çok üzerinde oldu. Sadece 2024'ün ilk dört ayında BES'in getirisi enflasyonun 10 puan üzerinde BES'teki hisse fonlarının getirisi enflasyonun 40 puan üzerinde gerçekleşti." şeklinde konuştu.

"Teknik karlılıkla büyümesi gereken döneme hazırlanmalıyız"

TSB Başkan Yardımcısı Taylan Türkölmez de enflasyonist ortamda reel büyüme olduğuna dikkati çekerek, temelde büyümesi gerekenin sermaye olduğunu vurguladı.

Türkölmez, özellikle hayat sigortası şirketlerinin iş yapabilmek için yüksek sermaye taşıması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Bu şirketlerin aktiflerinde ciddi miktarda varlık bulundurması gerekiyor. Ne zaman ki yüksek faiz ortamında varlıklar çok daha fazla faiz getirisi elde ederler, bunun katkısını özellikle unutmayalım, ne zaman ki ekonomik program başarılı olacak ve faizler düşecek, biz o zaman teknik karlılığın yine önemli olduğunu görüyor olacağız. Bizim sektör olarak teknik karlılıkla büyümesi gereken döneme hazırlanmamız gerekiyor. Bugün iyi kotarıyoruz ama teknik karsız olmaz bu iş."

Enflasyonist ortamda gelirlerin azaldığını ve sigortalılık oranında bir miktar düşüş yaşandığını kaydeden Türkölmez, bu durgunluğu sektör olarak rahatlıkla yönetebileceklerini ifade etti.

"Yatırım fonlu hayat sigortaları üzerinde çalışıyoruz"

TSB Başkan Yardımcısı Türkölmez, kredi bağlantılı hayat sigortalarında büyüme iştahını gördüklerini ve prim iadeli hayat sigortalarının önemli bir ivme kazandığını anlattı.

Bu alanda Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) ile çalıştıklarını dile getiren Türkölmez, şunları kaydetti:

"SEDDK ile yatırım fonlu hayat sigortaları üzerinde çalışıyoruz. Bu ürün çıktığı anda, TL bazlı bu ürünler devreye girecek ve büyümeyi hızlandıracak. Kredi bağlantılı hayat sigortaları da hayat sigortacılığından daha fazla pay alacak. Bireysel emeklilik sistemine rakip olarak düşünmemek gerek ama bireysel emeklilik sistemi gibi çalışan bir sistem dizayn ediyoruz. Bu ürünün TL'ye dönüş yaşanan süreçte rahatlıkla karşılık bulacağını düşünüyoruz."

Türkölmez, sektörün her türlü ürünü rafa koyabilme kabiliyeti ve kaynağı olduğuna vurgu yaptı.

Bugün emeklilik fonları ile yatırım fonlarının hacimsel olarak aynı seviyede olduğuna dikkati çeken Türkölmez, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bugün aynı seviyeye gelmiş durumdayız. Dolayısıyla aynı mevzuat haklarına sahip olmamız gerekiyor. Sermaye Piyasası Kurulu ile görüşmelerde bulunuyoruz. Biz emeklilik fonları aracılığıyla girişim sermayesi fonlarına yatırım yapıyoruz ama bizim tarafımızdan kurulan bir fon olması gerekiyor. Bu yönde bir açılım olması gerekli."

"Hayat sigortalarında 1 yılımız zorlu görünüyor"

TSB Yönetim Kurulu Üyesi Erol Öztürkoğlu da ekonomi yönetiminin bireysel kredilere yönelik daha fazla sıkılaşmayı gündemine almasının hayat sigortalarında daralmayı beraberinde getireceğini ifade etti.

Teknik karla beraber sektör üzerindeki maliyetlerin artışını aktaran Öztürkoğlu, şu değerlendirmede bulundu:

"Ekonomi yönetiminin uyguladığı doğru politikaların etkisinin önümüzdeki yılın mayıs ayına kadar devam etmesi gerekiyor. Enflasyon oranının yarıya inmesi lazım ki sıkılaşma süreci tamamlansın ve krediler normale dönsün. Bir yılımız daha zorlu gözüküyor."