Türkiye Sigorta Birliği'nden (TSB) derlenen verilere göre, geçen yılın ilk yarısında 210 milyar 529 milyon lira seviyesinde olan prim üretimi bu yıl yüzde 80,7 artış göstererek 380 milyar 369 milyon 870 bin 491 liraya yükseldi.
Prim üretiminin yüzde 88,6'sını 337 milyar 26 milyon lira ile hayat dışı sigortaları oluştururken, hayat sigortaları branşı 43 milyar 343 milyon lira ile yüzde 11,4'lük pay aldı.
Oto sigortaları 131,4 milyar lira prim üretimi ile toplam üretiminin yüzde 39’unu gerçekleştirerek sektörün lokomotifi olmaya devam etti. İlk yarıda trafik branşı prim üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 69,6 artış göstererek 81 milyar liraya ulaştı. Branşın toplam hayat dışı içerisindeki payı bu dönemde yüzde 24 olarak gerçekleşti.
Kasko branşında prim üretimi yüzde 41,2 büyüyerek 50,4 milyar liraya çıktı. Kaskonun toplam hayat dışı içerisindeki payı ise söz konusu dönemde yüzde 15 oldu.
Yangın ve doğal afetler branşı ise yüzde 124 artışla 57,8 milyar lira, hastalık-sağlık branşı yüzde 100 artışla 63,1 milyar lira prim üreterek öne çıkan diğer branşlar oldu.
Yıl sonunda 900 milyar liralık prim üretimi hedefi
Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen ilk yarıda prim üretiminin beklenen seviyelerde gerçekleştiğini ifade etti.
Sektörün 2024 yılında enflasyonun üzerinde büyüyeceğine dikkati çeken Gülen, yıl sonunda yüzde 80 artışla 900 milyar lira seviyelerine ulaşan prim üretimi öngördüklerini vurguladı.
Geçen yıl sonunda sektörün ekonomiye sağladığı fon tutarının 1,2 trilyon lira seviyesinde olduğunu hatırlatan Gülen, şunları da kaydetti:
"Sektörümüz 2024 Mart dönemi itibarıyla ekonomiye sağladığı 1,4 trilyon lira fon tutarı ile ulusal tasarrufların artırılmasına ve uzun vadeli finansman kapasitesi sunarak sermaye piyasalarının derinleşmesine yardımcı oluyor. Toplam fon tutarının 903 milyar lirası emeklilik fonlarından, 473 milyar lirası ise şirket bilançolarında yer alan finansal enstrümanlardan oluşuyor. Geçen yıl olduğu gibi yüzde 24’lük pay ile tahvil-bono en fazla yatırım yapılan enstrüman olarak öne çıkarken, fon büyüklüğünün geri kalan kısmı ise yüzde 19,4 ile kıymetli maden, yüzde 17,9 ile diğer sermaye piyasası araçları, yüzde 16,9 ile hisse senedi ve yüzde 11,4 ile vadeli mevduat/katılım hesaplarından oluşmakta. Özellikle altını çizmek isterim ki sigorta sektörümüzün yatırımları, sektörün finansal sağlamlığı ve sürdürülebilirliği için önemli olmakla birlikte, sunduğu katkı dolayısıyla ülke ekonomisi için de önemli bir rol oynuyor."
Gülen, senenin ilk 6 ayına ilişkin yaptığı değerlendirmede sektörün uzun zamandır beklediği yangın sigortası deprem tarifesinde değişiklikler yapıldığını anlattı.
Bu sayede sektörün yangın bedelleri ile tarife primlerinde belirli bir düzelme olduğuna dikkati çeken Gülen, şu bilgileri aktardı:
"Bu konunun sektörün oldukça lehine düzenlemeler olduğunu düşünüyorum. Bina tamamlama sigortası da önemli potansiyeller barındırmakla birlikte, ilave düzenleme ihtiyaçları içeriyor ancak düzenlemenin çıkmış olması sektörün yeni bir üretim hattına kavuşturması açısından faydalı olduğu açık. Birlik olarak, Bina Tamamlama Sigortasının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarımızı yürütmeye ve önemini her platformda dile getirmeye devam ediyor olacağız."
"Vida sıkarak makinenin işlev bütünlüğünü elde etmek mümkün görünmüyor"
Gülen, zorunlu trafik sigortasında hasar maliyetine göre endekslemenin uzun süredir devam eden trafik zararlarını regüle etmek için getirildiğine değinerek, "Sektörün yaşadığı gerçek enflasyonun gerisinde kalan, frekans gelişimlerini dikkate almayan ve yeniden değerlendirilmesinde fayda olacak bir enstrüman. Vida sıkarak makinenin işlev bütünlüğünü elde etmek mümkün görünmüyor. Bunun yerine önce bantlı sistem, arkasından da bir an önce serbest tarife uygulamasına geçilmesi gerektiğini, Hasar Maliyet Endeksi bir kez daha ortaya koymuş oldu." açıklamasında bulundu.
Beklenen Marmara depreminin 300 milyar dolar mali kayba yol açacağının tahmin edildiğini belirten Gülen, bu rakam dikkate alındığında sigorta şirketlerinin gerek reasürans kapasitesi bulma gerekse fon yaratma gereksinimlerinin önemli gündem maddeleri arasında yer aldığını aktardı.
Gülen, enflasyonist ortamda TL olarak belirlenen limitlerin dönem içinde çok ciddi kayba uğradığını belirterek, şu şekilde devam etti:
"Bu nedenle tarife limitinin yangın sınai ve ticari rizikolar için güncellenmesi yurt dışı reasürans piyasalarına verilecek mesaj açısından önem taşıyor. Ayrıca enflasyon ve buna bağlı olarak varlık değerlerindeki artışlar nedeniyle ihtiyari deprem tarifesinde serbest tarifenin uygulanmasında referans alınan sigorta bedelinin artırılması, alınması gereken bir aksiyondur. Bu anlamda yapılan değişiklikler yaşanan büyük bir doğal afetten ve enflasyonun yarattığı etkiler nedeniyle gerek beklenen Marmara depremine hazırlık gerekse uluslararası reasürans piyasalarına verilen mesaj açısından önemli bir adım olmuştur.
"Çatı kanun devreye giriyor"
Gülen, orta vadeli programda yer alan zorunlu afet sigortası (ZAS) kapsamında sel ve yer kayması başta olmak üzere, diğer afetler için de teminat sağlanmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini anımsattı.
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) tarafından ZAS ile ilgili mevzuat taslaklarının TSB ile paylaşıldığını dile getiren Gülen, "Konu taslaklarıyla ilgili Birliğimiz görüş ve önerileri ile üyemiz şirketlerden alınan görüşler, ayrıca Zorunlu Deprem Sigortasından Zorunlu Afet Sigortasına geçişte İhtiyari Deprem Teminatı uygulamasına ilişkin önerilerimiz ilgili taraflar ile paylaşılmıştır." şeklinde konuştu.
Gülen, yılın ikinci yarısında daha çok serbest tarife, trafik maliyetlerini azaltacak Baremo modeli ve değer kaybı teminatının kısıtlanması konularının konuşulacağına vurgu yaptı.
Yaklaşık 2 yıldır gündemde olan Sigortacılık Kanunu'na da değinen Gülen, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çatı kanun da bu kapsamda devreye giriyor. Bu kapsamda SEDDK tarafında sigorta şirketlerinin lisans alması, lisans iadesi ve lisansına el konulması ile bu başlıklardaki regülasyon kişisel sorumluluk maddelerine yönelik kanun madde taslak çalışmaları yürütülüyor. Sektör olarak 2023 yılı sonunda, Sigortacılık Kanunun tüm maddelerini içeren görüşlerimizi SEDDK ile paylaştık. Diğer yandan, TSB olarak bizler de özellikle sigortacılığa özel sözleşme kanunu ile tazminat yapısını içeren bir çatı kanun oluşturulması yönündeki görüşlerimizi SEDDK ile paylaştık ve danışmanlar ile birlikte bu konuda hazırlıklar yapıyoruz. Sektörümüzün hasar maliyetlerini ve hasar ödeme süreçlerinin ancak bu sayede daha iyi noktalara geleceğini düşünüyor ve bu yönde hazırlıklarımızı yapıyoruz. Dolayısı ile yılın ikinci yarısı TSB açısından çalışmalara hız vereceğimiz, hasar maliyetlerini ve süreleri kısaltmak için çalışmaları arttıracağımız, altyapı iyileştirmeleri için efor sarf edeceğimiz, kanun altyapıları için efor koyacağımız ve primlerdeki artışlar ile yeni üretim alanları yaratmaya gayret edeceğimiz bir dönem olacak."
"Büyümenin bu yılın ikinci yarısında da aynı ivmeyle sürmesini bekliyoruz"
TSB Başkanı Gülen, 20 yılı aşkın süredir istikrarlı büyümesini sürdüren BES’in katılımcı sayısının 16,5 milyonu aşarken, devlet katkısı dahil toplam fon büyüklüğünün 1 trilyon liralık kritik eşiği yakaladığını ifade etti.
BES'in ilk yarı performansını değerlendiren Gülen, şunları vurguladı:
"Bu yıl başına göre gönüllü BES tarafında katılımcı sayısı artışı yüzde 6 seviyesinde gerçekleşirken fon büyüklüğü tarafında ise yüzde 41’lik dikkate değer bir büyüme yaşandı. Fonlardaki bu büyüme hem katılımcıların katkı payı artışından hem de fonların son birkaç yılda gösterdiği yüksek performansı istikrarlı biçimde sürdürmesinden kaynaklandı. Hem katılımcı sayısında hem de fonlardaki büyümenin bu yılın ikinci yarısında da aynı ivmeyle sürmesini bekliyoruz."
Gülen, bu yıl içinde hayata geçen BES’in sürdürülebilir yapısına ilişkin yeni düzenlemeleri hatırlatarak, "BES'ten ayrılan katılımcıların önemli kısmının birikime ihtiyaç duyduğu için ayrıldığı biliniyor. Katılımcıların kısa vadeli nakit ihtiyaçları nedeniyle sistemden çıkışlarının önlenmesi için kısmi ödeme alınmasına ve birikimlerin teminat olarak gösterilmesine imkan tanındı. Böylelikle hem katılımcıların sistemde mevcut haklarının korunması hem de fon büyüklüğünün sistem içinde sürekliliğinin sağlanması hedefleniyor." şeklinde konuştu.
Birikimlerin bankaya teminat gösterilmesi uygulamasına 2024'ün haziran ayı itibarıyla başladığına dikkati çeken Gülen, bir ay gibi kısa bir sürede 61 milyon liralık BES fonunun bankalara teminat olarak gösterildiğini ve bunun karşılığında 171 kişinin 12,2 milyon lira tutarında kredi kullandığını belirtti.
Uğur Gülen, kısmen ödeme uygulamasının da 1 Temmuz 2024’te yürürlüğe girdiğini anımsatarak, "Bu uygulamadan yararlanabilmek için belli şartların mutlaka sağlanması gerekeceğinden en azından ilk aşamada yoğun bir kullanımın beklendiğini söyleyemeyiz. Bu düzenleme istikrarlı bir büyüme trendine sahip emeklilik fonlarındaki büyümenin sürdürülebilirliğine, katılımcıların sistemde mevcut haklarını koruyarak çıkışların çok büyük ölçüde azalmasına destek sağlayacak. Uygulamanın katılımcıların acil nakit ihtiyaçları için sistemden tamamen çıkmalarını engelleyeceğinden uzun vadede fon büyüklüğüne de pozitif etki etmesini bekliyoruz." değerlendirmesini yaptı.
İlk çeyrekte sektörün 14 milyar lira dolaylı vergi ve 6 milyar lira kurumlar vergisi olmak üzere toplamda 20 milyar lira vergi ödeyerek devlete katkı sağlamaya devam ettiğini ifade eden Gülen, "Ülkemiz sigortacılığında bugün dünya devi sigorta gruplarının yatırımları bulunuyor ve bu dev şirketlerin ülkemiz ekonomisine ve geleceğine olan güvenleri yatırım yaptıkları ilk günkü gibi aynı heyecanla devam ederken, sektörümüze olan yatırım ilgisi yerli ve yabancı yatırımcılar tarafından hala yüksek düzeyde olmaya devam ediyor." dedi.